Hacı Hüseyin Yıldız (K.S)
Gönüller sultanı Hacı babamız 2005 AÄŸustos ayının 25 de Düzce de vefat eder. Åžu an kabri ÅŸerifleri Düzce ÅŸehir mezarlığındadır.
Sarsılmaz Çınar
Yusuf-i Hemedani
Yusuf-i Hemedani hazretleri, Silsile-i aliyyenin sekizincisidir. Fıkıh âlimi idi, hadis ilmini de öÄŸrendi. Tasavvufu Ebu Ali Farmedi hazretlerinden öÄŸrenip, onun sohbetinde yetiÅŸerek kemale ulaÅŸtı. Yüzlerce talebesi vardı. Abdullah-i Berki, Ahmed Yesevi ve Abdülhâlık-ı Goncdüvani gibi büyük veliler yetiÅŸtirdi. Bir taraftan doÄŸru din bilgilerini öÄŸretmeye çalışır, insanlarla uÄŸraÅŸmaktan, onları yetiÅŸtirmek için çalışmaktan hiç sıkılmazdı. DiÄŸer taraftan, aÄŸrılara ve yaralara ilaç yaparak herkesin derdine deva bulmaya çalışırdı.
Necibüddin Åžirazi isimli bir zat anlatır:
Bir zamanlar evliya sözlerinden birkaç parça elime geçmiÅŸti. Ä°nceledim, çok hoÅŸuma gitti. Bunlar kimin sözüdür, bu zatı bulayım da, istifade edeyim dedim. Bir gece rüyada, heybetli, vakarlı, ak sakallı, pek nurâni bir zatın evimize girdiÄŸini gördüm. Hemen abdest almaya gitti. Beyaz bir kaftan giymiÅŸti. Kaftanın üzerinde iri hatla, altın suyu ile, Âyet-el-kürsi baÅŸtan ayaÄŸa kadar yazılmıştı. Ben onun arkasından gittim. Kaftanı çıkarıp bana verdi. Bu kaftanın altında ondan daha göz kamaÅŸtırıcı bir yeÅŸil kaftan daha vardı. Bunda da, önceki gibi aynı hatla, altın yazıyla Âyet-el-kürsi yazılmıştı. Onu da bana verdi. “Ben abdest alıncaya kadar bunları tut!” buyurdu. Abdest aldı. “Bu iki kaftandan hangisini istersen sana vereyim” buyurdu. Hangisini verirseniz iyi olur dedim. YeÅŸil kaftanı bana giydirdi. Beyazı da kendisi giydi. “Ben, o okuduÄŸun parçaların sahibi olan Yusuf-i Hemedani'yim” buyurdu. Uyanınca çok sevindim. Ona olan sevgim arttı.
İbni Hacer-i Mekki hazretleri anlatır:
Ebu Said Abdullah, Ä°bn-üs-Sakka ve Seyyid Abdülkadir-i Geylani ilim öÄŸrenmek için BaÄŸdat’a geldiler. Yusuf-i Hemedani hazretlerinin, Nizamiyye Medresesinde vaaz ettiÄŸini duymuÅŸlardı. Ä°bn-üs-Sakka; “Ona bir soru soracağım ki cevabını veremeyecek” dedi. Ebu Said Abdullah; “Ben de bir soru soracağım. Bakalım cevap verebilecek mi?” dedi. Küçük yaşına raÄŸmen büyük bir edep timsali olan Abdülkadir-i Geylani de “Allah korusun. Ben nasıl soru sorarım. Sadece huzurunda beklerim, onu görmekle ÅŸereflenir, bereketlenirim” dedi. Nihayet Yusuf-i Hemedani hazretlerine geldiler.
Yusuf-i Hemedani hazretleri, Ä°bn-üs-Sakkâ’ya dönerek; “Yazıklar olsun sana! Demek bana, cevabını bilemeyeceÄŸim sual soracaksın ha! Senin sormak istediÄŸin sual ÅŸudur. Cevabı da ÅŸöyledir. Senden kâfirlik kokusu geliyor” buyurdu. Sonra Ebu Said Abdullah’a dönerek; “Sen de bana bir sual soracaksın ve bakacaksın ki, ben o sualin cevabını nasıl vereceÄŸim. Soracağın sual ÅŸudur ve cevabı da ÅŸöyledir. Fakat sen de edebe riayet etmediÄŸin için, ömrün sıkıntı ile geçecek” buyurdu. Sonra Abdülkadir-i Geylani’ye döndü. “Ey Abdülkadir! Bu edebinin güzelliÄŸi ile, Allahü teâlâyı ve Resulünü razı ettin. Ben senin BaÄŸdat’ta bir kürside oturduÄŸunu, çok yüksek bilgiler anlattığını, “Benim ayağım, bütün evliyanın boyunları üzerindedir” dediÄŸini sanki görüyor gibiyim ve ben, yine senin vaktindeki bütün evliyayı, senin onlara olan yüksekliÄŸin karşısında boyunlarını eÄŸmiÅŸ halde olduklarını görüyor gibiyim” buyurdu.
Aradan yıllar geçti. Abdülkadir-i Geylani zamanındaki evliyanın en üstünü, baÅŸ tâcı oldu. Öyle yüksek derece ve makamlara kavuÅŸtu ki, insanlardan ve yüksek zatlardan herkes gelerek, mübarek sohbetlerinden istifade ederlerdi. Bir gün buyurdu ki: “Benim ayağım, bütün evliyanın boyunları üzerindedir.” Zamanında bulunan bütün evliya, onun kendilerinden çok yüksek olduÄŸunu bilirler ve üstünlüÄŸü karşısında boyunları eÄŸri olurdu. Bunlar meydana çıktıkça, Yusuf-i Hemedani hazretlerinin senelerce önce haber verdiÄŸi hâller anlaşılıyordu.
Ä°bn-üs-Sakka ise, çok güzel konuÅŸurdu. Åžöhreti zamanın sultanına ulaÅŸtı. O da bunu elçi olarak Bizans’a gönderdi. Hristiyanlar buna çok ilgi gösterdiler. Nihayet, onlara aldanarak hristiyan oldu.
Ebu Said Abdullah da diyor ki:
Hayatım sıkıntılar içinde geçti. Yusuf-i Hemedani hazretlerinin, her üçümüz hakkında da söylediÄŸi aynen meydana geldi.
​​​
​
​
​
​
​
-
Muhakkak Allah emaneti ehline vermenizi emreder
-
Allah-ü Teâlâ’nın sevgisi
-
Fetret Devresi
-
Hacı Babamızın Evlatlarına Nasihatları
-
Hacı Babamızın Halifeleri
-
Ä°mtihan Dünyası
-
Allah ve Resülü’nün dilinden dökülen inciler
-
Peygamberimiz Bir Sohbetinde buyurdular ki
-
Sohbet
-
Takva
-
Tasavvuf
-
Yaratılanı severiz yaratandan ötürü
-
Zikir
-
Hz.YUNUS ‘ dan (K.S.)
-
Rabıta ile Ä°lgili Âyetler Kudsi Hadisler ve Hadisi Åžerifler
​
Sevgili peygamberimiz (s.a.v)
Hazreti Muhammed Mustafa
Hz.Ebu Bekr Sıdık (r.a)
Selman-i farısı (r.a)
Kasım Bin Muhammed (r.a)
Cafer-i Sadık (r.a)
Bayezid el Bistami (r.a)
Ebul Hasan-i Harakani (k.s)
Ebu Ali Farmedi (k.s)
Yusuf Hamedani (k.s)
Abdulhalik Gücdüvani (k.s)
Arif Rivegeri (k.s )
Mahmud FaÄŸnevi (k.s)
Ali Ramitani (k.s)
Muhammed Baba Simasi (k.s)
Emir Külal(k.s)
Şahı Nakşibend Muhammed (Bahauddın )(k.s)
Alauddini Attar (k.s)
Yakub Çerhi (k.s)
Ubeydullah Ahrar (k.s)
Muhammed Zahid (k.s)
DerviÅŸ Muhammed Semarkandi (k.s)
Haceyi Muhammed Ä°mkeneÄŸi (k.s)
Muhammed Baki Billah (k.s)
Ä°mam-i Rabbani Ahmed Faruki (k.s)
Muhammed Masum es-Serhendi (k.s)
Muhammed Seyfeddın Serhendi (k.s)
Nur Muhammed Bedayunı (k.s)
Mirza Mazhar-ı Cann-ı Canan (k.s)
Abdullah Dehlevi (k.s)
Mevlana Halid BaÄŸdadi (k.s)
Seyyid Ali Nesep Tahal Hakkari( k.s)
Seyyid Taha el Hariri (k.s)
Muhammed Es’ad Erbili (k.s)
Kutbul Aktab Haci Halil Fevzi (k.s)
-
Letaife Hamse
-
Mürakebe Makamları
-
Nebî âşığı ÅŸair Nâbî
-
DerviÅŸin GeliÅŸ, GidiÅŸ Halleri
-
Takdir
-
KiÅŸinin Sevgisi
-
Nakşibendi Tarikatının Kaideleri ve Kandilleri